Home ] Up ] Türkçe ] English ]

Depolama

Up ] Gübreleme ] [ Depolama ]

 

ELMA VE ARMUT DEPOLAMASI *

 

 

DEPOLAMA VE AMACI

 

Depolama,ürünün daha sonra pazarlanmak üzere kalitesini koruyacak koşullarda bekletilmesidir.Bu nedenle,ekonomik bir girişimdir ve amacı yüksek kazanç sağlamaktır.Depolama,ürünün pazarlama süresini uzatarak,geç mevsimde azalan sunuya (arza) karşılık,yükselen fiyatlardan yaralanma olanağı verir.Böylece gelir yükselir.

            Bununla birlikte depolama,pazara çıkan ürünün maliyetini de arttırır.Çünkü;

 

            1.Depolama ek masraflar gerektirir.Bunun iki nedeni vardır.Depo kiralanıyorsa,kira masrafları olur.Depo sahipliği durumunda ise;

 

a)      Sabit masraflar:Yatırımın amortismanı,sermaye faizi,koruma ve bakım,sigorta masrafları,

 

            b) İşletme masrafları:Deponun çalışması süresine göre değişir.Örneğin işçi,elektirik,su vb. masraflar olur.

 

            2.Kalite ve miktarda görülen azalmalar.Depolamada bu kayıpları azaltmak için çeşitli yöntemler kullanılsa bile tümüyle önlemek mümkün değildir.Zira depolanan bu ürünler canlıdır ve hızlı yaşarlar.

            Depolanan meyvede meydana gelen kayıplar üç grupta incelenir.

 

            1.SU KAYBI VE BURUŞMA:

 

            Depolanan ürün depo koşulları ve çeşit özelliklerine göre hızlı su kaybeder.Bu,üründe ağırlık kaybına yol açar.% 5 ağırlık kaybında ise gözle görülür derecede buruşma belirir.Buruşma,ciddi kalite düşmesine neden olduğundan,ağırlık kaybından daha önemlidir.

 

            2.FİZYOLOJİK VE PATOLOJİK KÖKENLİ BOZULMALAR:

 

            Bu tür bozulmalar depo kaybında;yıl,çeşit,çevre koşulları ve bakım işlerine göre önemli ölçüde pay alır.Bunlardan önemli olanlara ileride değinilecektir.

 

            3.AŞIRI OLGUNLAŞMA

 

            Elmalar ve bazı armut çeşitleri,depoda gelişmelerini sürdürerek yeme olumuna gelirler.Bu meyveler depoda daha uzun süre bekletilirse,kaliteleri düşer.Aşırı derecede yumuşar ve tadı bozulur.

 

DEPOLAMADA BAŞARIYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

 

            Depolamada başarı, üründeki kalite ve miktar kayıplarını en aza indirmek,fakat depolama süresini uzatmak olarak özetlenir.Bunun için,depoya dayanıklı ürün konur ve depolama faktörleri en uygun düzeyde tutulur.Dayanıklı ürün için,hasat öncesinden ve hasattan depoya girinceye dek geçilen aşamalardan söz etmek gerekir.

 

            1.HASAT ÖNCESİ ETKİLER

 

            Ağaçta gelişmekte ve olgunlaşmakta olan meyve,kendi çeşit özellikleri ve içinde yetiştiği ortam koşullarına göre belirli bir dayanma gücü kazanır.Bu dayanma gücünü sağlayan kimyasal yapının ne olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte,tanen tipi (palamutta bol bulunan ve meyveler kesildiğinde karamalara neden olan madde)maddelerin önemli rol oynadığı bilinmektedir.

 

            a) Çeşit ve anaç: Bir meyve çeşidinin dayanması diğer meyve çeşidine göre az veya çok farklı olabilir.Meyvelerde gözlenen depo kayıplarının nedenleri de çeşitten çeşide değişir.Esasen bu da doğaldır.Çeşit seçiminde,meyvenin dayanıklılığı önemlidir.

             Genel olarak bir çeşit meyvesini ne kadar geç olgunlaştırırsa,o çeşidin meyvesinin dayanıklılığı o kadar iyidir.Bu nedenle,erken olgunlaşan yazlık ve güzlük çeşitler dayanıksız olurken,dayanıklı olduğu için asıl depolanan çeşitler,en geç olgunlaşan çeşitlerdir.Son yıllarda yetiştiriciliği yaygınlaşan spur elma (yarı bodur) çeşitlerinin dayanımı standart çeşitlere göre daha kötüdür.Bu nedenle,sıvama kırmızı renkli Starkrimson elması standart çeşit olan Red Delicious’a göre daha az dayanıklıdır.

              Ülkemizde tek bitkiden gelen ve çelikle üretilen anaçlar (klon) yerine,genellikle tohumdan üretilen çöğür anaçları kullanılmaktadır.Tohumdan üretilmekte olan bu anaçlar farklı olacaklarından bunların üzerinden alınacak meyvelerin dayanıklılıkları da farklı olacaktır.Ancak hasat zamanı iyi belirlendiğinde anaçlardan gelen bu farklılık önemini kaybetmektedir.Armut için kullanılan ayva anacı,zayıf anaç olarak olgunluğu erkenleştirir.Bu özelliğin gereğine uyulmazsa,dayanmayı geriletir.

 

            b) İklim ve toprak: Genel olarak elmalar serin,güneşli ve gece-gündüz sıcaklık farkı fazla bölgelerde veya yaylalarda yetiştiğinden dayanıklı olurlar.Özellikle hasat öncesi serin,yağışsız ve kuru olan yerlerde dayanıklılık artar.Önceleri kurak,hasat öncesi nemli-yağışlı ve sıcak olan yörelerin meyveleri hızla yumuşar.

            Armutlar sıcak ve kurak bölgelerde ve mevsimlerde dayanıklı olur.Bu koşullarda yetişen meyvelerin irileri bile depoda çok iyi dayanır.

            Hasat öncesinde don,dolu gibi kötü koşullar,kalite ve verimi düşürdüğü gibi,meyvenin dayanma gücünü de geriletir.Uzun süren yüksek nem ve yağışlar,Golden Delicious’da kabuk paslanmasını arttırır.

            Toprak,fiziksel yapısı ve taşıdığı çeşitli besin maddeleriyle meyvenin gelişmesini,dolayısıyla kalite ve dayanıklılığını etkiler.Bu etkiler pek önemli ve belirgin değildir.Genel olarak kumlu ve çakıllı topraklarda,yüzlek bahçelerde meyvenin olgunlaşması erkenleşir,ancak meyve dokusu yeterince dayanıklılık kazanamaz ve meyveler dayanıksız olur.

        c) Kültürel işlemler (Bakım işleri):Meyvelerde aşırı iriliğe yol açan (sert budama ,aşırı meyve seyreltmesi) ve özellikle meyve dokusunun zayıf ve geç azotlu gübreleme,aşırı sulama,dayanma gücünü geriletir.Dayanıklı meyve için,her yıl düzenli ve kararında bir gübreleme ve budama gerekir.15-20 cm’lik uç sürgünü yapan ve düzenli meyve veren ağaçlar uygundur.

            Kireçce fakir topraklarda,özellikle fazla potasyumlu gübreleme acı beneği arttırır.

            Genç ağaçların iri meyveleri dayanıksız,yaşlı ağaçların küçük meyveleri düşük kaliteli olur ve bu nedenle depoya alınmazlar.Bakımsız bahçeler ve yeterince güneş görmeyen alt dallar düşük kaliteli meyve verirler.

            Bahçe sağlığı hem kalite,hem dayanıklılık bakımından önemlidir.Hastalık ve böceklerle bulaşık veya zarara uğramış meyveler erken olgunlaşır,çabuk bozulur ve dayanıksız olurlar.Kara lekeli meyveler depoya alınmamalıdır.

            Depolanan meyvelerin çeşitli depo hastalıklarından korunması için hasat öncesi ilaçlama zorunludur. Bu devredeki yağışlı günlerde artan fungus faaliyetine (mantari hastalıklara) karşı meyvelerin yüzeyinin fungusitlerle (mantar öldürücü ilaçla) korunmuş olması gerekir.Bu zamanda meyve olgunluk bakımından oldukça ileri olup,patojenlere (hastalık etmenlerine) karşı direnci azalır.Bu son bir aylık devrede,yağış durumuna göre 2-3 defa “Captan” veya “Folpet” li ilaçlar,% 125’lik dozla ağaçlara püskürtülmelidir.

            Hasat önü dökümünü önlemek ve hasat süresini uzatmak için kullanılan hormonların dayanıklılık üzerine doğrudan etkileri yoktur.Ancak gerekirse bunlar zamanında atılmalı ve hasatta zamanında yapılmalıdır.Bu maddelerin kolay dökülen çeşitlerde ve hasatın uzun süreceği durumlarda kullanılması önerilebilir.Bunlardan NAA (Naftalin Asetik Asit) ve türevleri elmalarda 10 ppm,armutlarda 5ppm olarak hasattan 7-10 gün önce atılır ve 3-4 hafta etkili olurlar.

 

2.HASAT VE SONRASI

 

Ağaç üzerinde yeterli olgunluğa (uygun hasat olumu) erişmiş meyveler hasat edilir.Bu devrede önemli orunlar vardır.

 

a) Hasat zamanı:Depoda dayanıklılığı etkileyen en önemli faktördür.Meyve öyle bir zamanda toplanmalıdır ki, hem tüketiciye ulaştığında en yüksek yeme kalitesinde olsun, hem de uzun süreli depolamaya uygun durumda bulunsun.Ancak birbirine ters olan bu iki durum arasında ota yolu bulmak ve en doğru kararı vermek kolay değildir.Çünkü hasat erkenleştikçe meyvenin depoda dayanma gücü artarken, sonradan erişebildiği yeme kalitesi düşük olur.Ayrıca bu meyveler daha hızlı su kaybeder, buruşur, acı benek ve kabuk yanıklılığı gibi bozukluklara duyarlı olurlar.Buna karşılık hasat geciktikçe, meyvenin dayanma gücü geriler ve dolayısıyla depolanma süresi kısalır.Bu arada hastalıklar fazla zarar yaparlar ve aşırı olgunluktan ileri gelen bozulmalar  -iç kararması- artar.Bu nedenle depolanacak elma ve armutlarda uygun hasat zamanının saptanması ve buna uyulması en önemli sorundur.

Elma ve armutlarda meyvenin hasat zamanının saptanmasında kullanılan bazı ölçütler şunlardır:

 

            *Tam çiçeklenmeden hasada kadar geçen gün sayısı:

 

            Hasat zamanını önceden belirleme olanağı verir.Her zaman göz önüne alınmalıdır.Bu süreler bölgelere göre oldukça sabittir.Yetiştirici bahçesinde en yoğun çiçeklenme tarihini saptar, süreleri ekler ve hasat tarihini bulur

.

  

Çizelge 1:Bazı Elma ve Armut Çeşitlerinde Tam Çiçeklenmeden Sonra Geçen Gün Sayısı

 

 

 

                  Çeşitler

 Tamçiçeklenmeden          sonraki gün ayısı

 

 

   ELMALAR

               Starking Del.

                Golden Del.

                Amasya

                Stayman

                Jonathan

        140 – 150  gün

        150 – 160  gün

        160 – 170  gün

        170 – 180  gün

        135 – 140  gün

 

   ARMUTLAR

                Williams

                Ankara

                Clairgeau

                Anjou

        100 – 120  gün

        150 – 165  gün

        150 – 155  gün

        145 – 150  gün

             *Meyvenin zemin (alt) rengi:

 

            Meyvenin koyu yeşil rengi açılır, sarımsı yeşil olur.hasat için esas alınacak renk tonu çeşide hatta bölgeye göre az çok değişir.Deneyimlerle pekiştirilmelidir.

            Bazı meyvelerde et rengi beyaz ve açık fildişidir.Kabuğun kırmızı üst rengi olgunluk ölçütü olarak kullanılamaz.

 

            *Meyve eti sertliği:

 

            Meyvenin olgunluğu ilerledikçe et sertliği geriler.Elmalarda 11.1 mm, armutlarda 7.9 mm çapında silindirik uçla yapılan ölçmelerde, hasat zamanında et sertliği elmalarda 7.0-8.0 kg, Williams çeşidi armutta 8.0-9.5 kg, Anjou ve Comice çeşide armutlarda ise5.5-6.0 kg olmalıdır.

 

            *Meyvenin daldan kopması:

 

            Normal giden mevsimlerde hasat için iyi bir ölçüttür.Uygun hasat zamanında meyve daldan kolayca kopmalıdır.Bu, özellikle elmalar için oldukça kullanışlı bir ölçüttür.Armutlar kolayca koptuğunda ise uygun hasat olumu geçmiş olur.

            Bunlardan başka, meyve kesit yüzeyinde nişasta miktarının dağılımı, meyve suyunda erimiş maddeler miktarı ve benzeri ölçütler de vardır.Örneğin olgun olmayan meyve eti parmak arasında ezilince ipliksi parçacıklar görülür.Meyve olgunsa, et ezilir ve sulanır.

            Bu ölçütlerin kullanılmasında uygun hasat tarihinden 7-10 gün önce örnek alınır ve meyveler incelenir.Aynı işlem uygun hasat tarihi gelinceye dek 3-4 gün aralıkla tekrarlanır.Yukarıda incelenen ölçütlerin tümü göz önüne alınmalı ve uygulama değerleri, o yılın depolama sonuçları ile kontrol edilmelidir.Böylece deneyim kazanılır.

 

            b) Hasatta Özen:Elma ve armut meyveleri sert görünmelerine karşın,kolay zarar görürler ve berelenirler.Meyve koparılırken avuç içine oturtulur ve yandan yukarı kaldırılırken dala bağlandığı noktadan bir dönme verilir.Güç kopan meyvelerde veya çeşitlerde, baş veya işaret parmağı bu noktaya bastırılır.Meyvenin basitçe çekilmesi veya döndürülmesi  sapın kopmasına ve kabuğun sıyrılmasına  neden olur.

            Meyve daldan çekilirken dallara çarpılmamalı ve usulca toplama kabına konmalıdır.Meyve parmakla sıkılmamalı, tırnak ve yüzüklerle çizilmemelidir.Sert zemine 10 cm’den meyve üzerine 20 cm’den düşen meyve, kalıcı şekilde zarar görür.Elma ve armut meyvesini “yumurta” kabul ediniz.

            Kullanılan toplama kapları ve bahçe kasaları pürüzsüz olmalı, içinde sert dal, taş, çivi uçları bulunmamalıdır.Kaplar aşırı doldurulmamalı ve gölgeye bırakılmalıdır.

            En küçük yara ve bereler bile meyvenin yaşama hızını artırarak kalitesini ve dayanma gücünü azaltırlar.Çeşitli hastalık etmenlerinin girişi de kolaylaşır.Hasatta meyveler üzerinde yağmur ve çiğ damlaları bulunmamalıdır.

            Hasat başladıktan sonra en kısa zamanda bitirilmelidir.Olanak varsa hasada önce olgunlaşan taraftan başlanmalı ve mümkünse hasat seçmece yapılarak 2-3 defada tamamlanmalıdır.Kırmızı rengin artması için meyvelerin hasadı geciktirilmemelidir.Geç hasadın meyve dayanımını azaltıcı etkisi sanıldığından çok daha fazladır.

 

            c) Meyvelerin Ayıklanması ve Gruplandırılması:Toplanmış meyvelerden depolanacak olanların özellikle olgunluk bakımından bir örnek olmaları esastır.Meyveler arasında çok düşük kaliteli, gelişmemiş ve çok zarar görmüş olanlar, kısacası pazara çıkamayacak durumda olanlar ayıklanır.İkinci olarak, depoda dayanmayacak yani fazla olgun, kara lekeli, don ve dolu yaralı, böcek ve kuşların zarar verdiği, yere düşmüş, aşırı derecede paslı ve sap tarafından zarar görmüş meyveler ayrılır ve pazara gönderilir.Bunlardan başka ağacın güneş görmeyen iç tarafındaki meyvelerle, etek dallarında toprağa yakın veya toprakla bulaşmış meyvelerde dayanıksızdır.Böyle meyvelerde hastalık tehlikesi fazladır.Bu nedenle iyice renklenmemiş bu meyvelerde ayrılmalı ve bir süre bekletilip olgunlaştırıldıktan sonra satılmalıdır.

            Kalan ve depolanacak meyveler iri-orta-küçük olarak üç boya ayrılır.Orta boy en uygun depo meyvesidir. İri boy daha az dayanıklı, küçük boy daha düşük kaliteli ve çabuk buruşan meyvelerdir. Ülkemizde yaygın olan bu uygulama yerine, depolanacak orta irilikteki yani 55-75 mm çapındaki meyvelerin dayanma durumuna göre iki gruba ayrılması daha uygun olurdu. Ancak, yurt içi pazarlamada standart zorunluluğu olmadığı ve depodan çıkan kasa, içindeki meyvelerle doğrudan pazara çıktığı için, bu uygulama gelecekte kullanılabilir.Bu durumda, sert, sıkı ve elastik meyveler en dayanıklı ve uzun süre depolama için; sert ve dayanıklı olan ikinci grup meyveler orta süreli depolama için ayrılmalıdır. Çok iri ve olgun olanlar da 3. grup olarak pazarlanmalıdır.

 

            d) Depoya Taşıma:Hasat edilen meyvenin en kısa zamanda ve zarar görmeyecek biçimde depoya ulaşması gerekir. Bunu sağlamak için, sıkı ve normal doldurulmuş kasalar, sıkı ve sağlam istif, aynı zamanda düzgün yollar, amortisörleri sağlam taşıyıcılar ve sorumlu sürücüler gereklidir. Meyveler güneş, yağmur ve rüzgardan korunmalı; yükleme ve boşaltım esnasında hırpalanmamalıdır.

 

            e) Erken Depolama:Hasat edilen ve depoya getirilen meyve, hiç bekletmeden içeriye alınmalı ve en kısa zamanda soğutulmalıdır.Bunun için, meyve toplanırken bir yandan da depoya hazırlanmalı ve gece nakledilerek sabahleyin depoya  girişi olmalıdır. Hasat edilmiş meyvenin bahçede veya depo dışında bekletilmesi, son derece zararlıdır. Depoya hazırlama için bekleme yerine, meyvenin ağaçta kalması daha az zararlıdır. Çünkü meyvenin ağaç üzerinde olgunlaşması, koparılmış meyveye göre daha yavaştır.

            Hasattan sonra depo dışında geçen her gün, 7-10 günlük depo ömrü kaybı demektir.Hasat ile depo arası devrede meyve, sıcak-kuru ve rüzgarlı havadan korunmalıdır. Aksi halde su kaybı çok artar. Örneğin, 25 derecede % 50 nemli havanın buharlaştırma gücü, sıfır derecede ve % 90 nemdeki depoya göre 25 katı fazladır.

Ürün soğutulmasındaki gecikmeler, sadece olgunluğu ve su kaybını hızlandırıp arttırarak değil, çeşitli fizyolojik bozulmaları (acı benek) ve hastalık zararını da arttırarak depolama ömrünü kısaltır.Depoya giren meyve en geç 2 gün sonra sıfır derecede ve % 85-88 rutubet ile soğutulmuş olmalıdır.Depo planlamasında soğutma gücü, günde % 10 ile yüklenecek yani depo 10 günde dolacak ve bu meyve 1 gün içinde soğutulacak biçimde hesaplanmalıdır.

 

            3.DEPOLAMA VE SONRASI

 

            Depo odasına giren meyve artık depo faktörlerinin kontrolündedir. Bu ana kadar sahip olduğu direnme–dayanma gücü ile ömrünü sürdürmeye çalışır. Bunun sağlanması için depolama faktörleri en uygun değerlerde tutulur.

 

            a) Depo Sıcaklığı:Depoya giren meyvenin en kısa zamanda mümkünse bir günde istenilen sıcaklık derecesine soğutulması gerekiri Bunun için depo soğutma gücü yeterli değerde olmalıdır. Depo planlamasında soğutma gereksinimin hesabı özel bir konudur.

            Depoda sıcaklık kontrolü termostatla yapılır.Kullanılan termostat yeterince duyarlı ve güvenilir olmalı ve zamana bağlı sıcaklık oynamasını 1-2 derece olarak sürdürebilmelidir.

            Oda içi sıcaklık dağılımı bir örnek olmalı ve belirli köşelerde “ölü” sıcak yuvalar oluşturulmamalıdır.Buda, ancak etkin bir ısı yalıtımı, hava hareketi gücü ve dağılımı ve uygun bir istifleme ile sağlanabilir.Depo içi sıcaklık oynaması da 2 dereceyi aşmamalıdır.

            Depo sıcaklığı soğutucuya giren hava ile çıkan hava sıcaklığı ortalaması olarak bilinir. Isı yalıtımı iyi, depo içi sıcaklık dağılımı 1-2 derece olan uygun koşullarda çalışan bir depoda ortalama sıcaklık, Starking ve Golden Delicious için sıfır derecedir.Amasya elması için yeterli bildirimler olmamakla birlikte +1 ile +1.5 derece uygundur.Armutlar için, bu değerler  -0.5 derece hatta – 1.0 derece olarak uygulanabilir.

            Sıcaklık derecesinin düşük seçilmesi, depolamanın kontrolünü daha da önemli yapar. Bu durumda soğutucudan çıkan soğuk havanın hem karşısındaki partide zarar yapmaması için, soğutucunun tavan boşluğuna erleştirilmesi, özel hava kanalları yapılması veya bu partinin örtülmesi yararlı olur.

            Düşük sıcaklık, özellikle armutlar için önemlidir. Çünkü sıcaklığın bir derece  yükselmesi depolama ömrünü % 20 oranında. kısaltır.Elmalarda bu durum armutlar kadar zorlayıcı değildir ve % 13 kadar etkili olur.Örneğin;sıfır derecede 192 gün dayanan Starking Del. +1 derecede 166 gün, 21 derecede 20 gün dayanır.

            Elma ve armutlarda depolama sıcaklığının seçiminde donma noktası esas alınır. Ancak bazı elma çeşitleri donma noktası üzerindeki sıcaklıklarda bile zarar görebilirler. Böyle durumlarda depolama sıcaklığı 1.5 derece seçilmelidir.

            Sıcaklık derecesi seçiminde uzun yılların deneyimi çok önemlidir. Özellikle  durumu bilinmeyen çeşitler ve bölgelerin meyveleri dikkatli biçimde izlenmelidir.

 

            b) Yüzde Nem:Elma ve armut depolarında yüzde nem 90-93 olarak saptanır. Depo neminin düşük olması meyvelerde su kaybını arttırır. Çok yüksek olması ise hastalık kayıplarını arttırır ve meyvelerde aroma (koku) oluşumu bozulur. Uygulamada soğuk deponun yüzde nemini yüksek tutmak güçlükler yaratır. Depo odasının nemi, soğutucunun sıcaklığı ile depo sıcaklığı arasındaki sıcaklık farkına göre oluşur. Bu fark büyüdükçe veya soğutucunun sıcaklığı düştükçe, yüzde nemde düşer. Bu nedenle soğutucunun sıcaklığı -7 derece ve hatta -5 dereceye ayarlanmalıdır. İlk soğutma tamamlandıktan sonra ayar daha da yükseltilebilir. Soğutucuda karlanmayı engellemek için, lamel araları 7 mm'den küçük olmalıdır. Bu iki nokta  depo soğutucu seçiminde yeterli soğutma kapasitesinin ve yüzey genişliğinin, nem için çok önemli olduğunu göstermektedir. Karlanmayı engellemek için ayrıca, vantilatörler, soğutma durduktan sonra bir süre daha çalışacak şekilde ayarlanabilirler. Buna karşın karlanma meydana geldiğinde , özel buz çözme işlemi devreye girer. Böylece depolarda soğutucunun etkinliği korunur ve deponun nemi biraz artar.

            Depo başlangıcında meyve kasaları kuru olduğu için nem çekici olarak etki yaparlar. Bu nem depoya verilmezse, meyveden alınır. Her kasa yaklaşık 100-150 gr. su alabilir ve bu değer 10.000 kasa için 1-1.5 ton su yapar. Bu nedenle, depoda özel bir nemlendirme düzeni yoksa, depo havasına çok  ince zerreler halinde veya amotize şekilde su püskürtülür. Ancak meyveler üzerine su gelmemelidir. Birçok  depoda  özel nemlendirme sisteminin bulunması zorunluluktur. Bunlar belirli aralıklarla çalıştırılarak odaya nem verirler. Deponun su şebekesine bağlıdırlar. Çeşitlerin su kaybetmeleri farklıdır. Golden Del. Çeşidinde özellikle paslı meyveler hızla su kaybeder. Bu nedenle depolanmasında özellik gösterilir.

 

            c) Hava Hareketi ve İstif: Depo içinde dengeli bir sıcaklık, nem ve uçucu madde dağlımı, etkin bir soğutma için önemlidir. Odanın vantilasyon kapasitesi yeterli olmalıdır. Ancak hava hareketini gereğinden fazla arttırmak, meyvelerden olan su kaybını da arttırır. Örneğin; hava hareketi bir misli artarsa, bu % 5 'lik nem azalışı gibi etki yapar ve su kaybı 1/3 kadar artar. Bu nedenle, genel olarak depo hacmini bir saatte 20-30 defa hareket ettirecek vantilasyon gücü esas alınır.İlk soğutma tamamlandıktan sonra , 15-20’ indirilir. Ancak çok kokulu çeşitlerde  nispeten yüksek tutulması yararlı olur.

            Soğuk havanın dengeli dağılımı, uygun istif düzeni ile sağlanır. Bunun için soğutucudan çıkan hava, sandıkların arasından geçerek ısınıp, yeniden geriye dönmelidir. Bu amaçla sandıklar, paletler veya özel dilmeler üzerinde istiflenerek, zeminden de hava dolaşımına uygun boşluklar yaratılır. Tavandan da aynı amaçla 50-75 cm’lik , yan duvarlar arasında da 15-20 cm’lik aralık bırakılması uygun olur.

            İstif içinde her kasa en az bir, mümkünse iki taraftan  soğuk hava ile temas etmelidir. İstif arası yollar havanın hareket yönünden bırakılmalıdır.

            Depo içinde havanın karşı duvara yönelik hareketi 10-12 m’den uzun bir mesafe ise merkezi bir hava kanalı yapılarak iki yandan çıkış vermek daha doğru olur. Bu çıkışlar orta yoldan yan duvara uzanan istiflerin üstünden ortaya verilir.

            Farklı çeşitlerin, farklı bölgelerin ve farklı olgunluktaki partilerin meyveleri, kolay bulunacak şekilde ayrı istiflenmelidir. Depodan erken çekilecek meyveler kapıya yakın konmalıdır. Her çeşit meyve depoya alınmamalı ve az sayıda, bilinen çeşitler üzerinde durulmalıdır. Değişik meyvelerin depolanması için, hiç olmazsa depolamaya değer miktarda mevcut olması gereklidir.

            Elma armut depolarında taze havanın alınıp, içteki kirli havanın atılması şeklinde bir havalandırma zorunluluğu yoktur. Duvardan ve giriş-çıkışta değişen hava yeterlidir. Ancak çok kokulu ,kabuk yanığına duyarlı çeşitlerde bir gereksinim olabilir. Fakat pratik önemi yoktur.

 

            d) Depoda Kontrol:Depolamada başarı için etkin bir kontrol son derece önemlidir. Gerek depoda çalışan sistemler, gerekse birer canlı olan meyveler zaman içinde bozulurlar, değişirler. Bunlar zamanında fark edilip gerekli önlemler alınmazsa, büyük kayıplar meydana gelir.

            Depo kontrolünde çeşitli kontrol araçları, kısmen de otomatik olarak çalışırlar. Ancak bunlar hiçbir zaman sistemli kontrolün yerini tutamaz.

            Depoda kontrol iki yönden yürütülür.

 

            1.Depolama faktörlerinin (sıcaklık, nem) kontrolü,

            2.Meyvenin durumu; Ağırlık kaybı, dış görünüş ve iç durumu.

 

            Sıcaklık kontrolü için soğutucuya giren çıkan havada, soğutucu karşısında üst ve altta dört ölçme yapılır. Ortalaması depo sıcaklığı olmalıdır. Ölçmelerde maksimum, minimum termometreler ve yazıcı termoğraflar kullanılır. Nem de aynı noktalarda ölçülür. Bu amaçla psikrometre ile ayarlanmış higroğraflar ( nem ölçerler) kullanılır. Depo içinde ayrıca depo havasındaki koku izlenir. İyi bir depoda meyve kokusu duyulmamalıdır. Depo içi hava hareketinin kontrolü oldukça zordur. Bu amaçla termoanemometreler kullanılır. Başarılı depolama için bu kontrolün hiç olmazsa başlangıçta yapılmasında yarar vardır. Bu kontrol, depoda ölü noktaları bulmaya yarar.

            Ürünün dış görünüşü, özellikle renk ve buruşması izlenir. Daha sonra meyve kesilerek iç durumuna bakılır. Meyvenin tadı, lezzeti, sertliği, kokusu vb. saptanır. Ürünün genel sağlık durumu, çeşitli bozulma ve hastalıkların gelişmesi izlenir.

            Birçok hallerde ve özellikle armutlar için meyve özellikleri alınarak olgunlaştırılır. Böylece ileride çıkabilecek bozuklukları tahmin etme olanağı doğar.

            Depoda kontrol başlangıçta ve son devrede önem kazanır. Bu nedenle, bu devrelerde birer hafta ara ile yapılır. Kontrollerde kararsız davranan, dayanma durumları bilinmeyen  çeşit ve bölgelerin meyveleri, çok erken geç toplananlar, hastalık tehlikesi fazla veya çeşitli nedenlerle depolama yeteneği azalmış olan meyvelere özel önem verilmelidir.

 

            e) Depodan Çıkarma: Meyveler depodan iki durum ve şekilde çıkarılır.

 

1.Zorunlu olarak çıkarma: Normal depolama süresi içinde birden bire ortaya çıkan ve hızla gelişme özelliği gösteren bozulmalarda, meyve daha fazla depoda bırakılamaz, hemen çıkarılır. Gerekli önlemler alındıktan sonra, bu parti meyveler; veya bozulma odalardaki tüm meyvelerde ise tümü çıkarılmaya başlanır. Örneğin; elmalarda düşük sıcaklık zararı görülünce sıcaklık hemen +4 dereceye yükseltilir. Sağlıklı ve zararlı meyveleri birbirinden ayırmak mümkün olmadığından, tümü çıkarılır.

Meyveler depolama ömrünün sonuna ulaşmışlarsa yine zorunlu alarak  çıkarılırlar.

Depodan zorunlu çıkarmanın ölçüsü, genel olarak % 10’luk bir kayıptır.

 

            2. İsteğe bağlı çıkarma: Depolama süresi içinde pazardaki fiyat gelişmelerine göre yapılan çıkarmadır. Depolanan meyvenin belirli bir program içinde depolama ömrünün sonuna ulaşmadan önce çıkarılması gerekir. Bu meyvelerin depodan çıkarıldıktan sonra bir süre bekletilerek olgunlaştırılmaları gerekebilir. Bunun için nispeten ılık (15-20 derece) ve nemi yüksekçe (%80-85) bir yer uygundur. Bu işlem, özellikle kışlık armutlar için gereklidir. Elmalar depo koşullarında yeme olgunluğuna gelirler.

 

            4.BAŞARILI ŞEKİLDE DEPOLANAN MEYVELERİN ÖZELLİKLERİ

 

Genelde            :1.Sağlıklı ve taze görünürler, yeterince ve bir örnek renklenmiş ve                    olgunlaşmışlardır. 

       2.Çeşide özgü aroma ve kokuları vardır.

       3.Ağırlık kaybı ve bozulmalar.

       4.Tüketime kadar dayanırlar.

 

Dış görünüşü   :1.Kabukta buruşma yoktur.

                          2.Ezik, bere, çürük ve yara bulunmaz.

                          3.Kabuk yanığı, acı benek (lentisel beneği) ve kara leke belirtileri yoktur.

 

 

 

Meyve eti        :1.Parlak ve suludur, armutlarda kolayca ağızda erir.

                          2.Yeterince lezzetlidir.

                          3.Aşrı olgun, yumuşak, unlulaşmış değildir.

                          4.İç kararması, acı benek, iç sulanması yoktur.

                          5.Çekirdek evi temiz ve sağlamdır.

 

 

HASAT SONRASINDA BOZULMALAR VE AZALTILMASI

 

  1. FİZYOLOJİK BOZULMALAR

 

a) Donma:Elma ve armutlarda donma sıcaklığı çeşit, mevsim ve ağaç verimine bağlıdır. Ancak genellikle –2 ile –3 derecelerde donarlar. Donan meyvede buz hücre arasına birikir ve hücre susuzluktan ölür. Buz çözülünce önce doku pelteleşir. Gri-sulu camsı bir görünüş kazanır. Görünüş ve şekil bozulmuştur. Bastırılınca suyu akar. Haftalar sonra bu meyveler kurur, süngerimsi bir yapı kazanır ve kararırlar. Hafif zarar gören meyveler çözülünce kararmaz, normal görünürler;ancak hızlı olgunlaşır ve unsulaşırlar. Bu nedenle hemen satılmalıdırlar. Donma armut içinde ayrıca yer yer boşlukların oluşmasına neden olur.

      Meyvelerde ilk don zararı iletim demetleri yakınında ve kabuk altında görülür. Donmuş meyveler 0 ile +4 derece arasında sıcaklıklarda çözündürüldükten sonra, dışarı alınırlar.

      Korunma için, meyveler –1.1 derece üstündeki sıcaklıklarda depolanmalıdırlar.

 

      b) Düşük Sıcaklık Zararı (Et Kararması): Bazı elma çeşitleri (jonthan, amasya ) bazı bölge ve yıllarda donma noktası üzerindeki sıcaklıklarda bile zarar görürler. Zarar genellikle yüksek depo neminde artar. Zarar gören meyveler dıştan belirti göstermez. Yalnızca kabuk rengi parlaklığını kaybetmiştir. Enine kesitte iletim demetleri halkasının dış tarafında özellikle kabuğa yakın 3-5 mm’lik tabakada hafif kahverengileşme görülür. Bu bölgedeki iletim demetleri uçları karararak belirginleşmiştir.

      Zarar gören bölge başlangıçta unlulaşma belirtilerinin aksine olarak sulu görünür.

      Kurak geçen erken yazlar, bol yağışlı ve kapalı mevsimlerde , duyarlılık artar. Geç ve aşırı azotlu gübreleme, verim düşüklüğü de bozukluğu arttırır.

      Korunmak için, duyarlı bölgelerin meyveleri zarar yapacak sıcaklık derecesi üzeride depolanır. Elmalar için bu sıcaklık 1.5 ile 2.0 derecedir.

 

      c) Kabuk yanıklığı (Ambar Yanıklığı):Bazı elma çeşitleri, bazı bölge ve yıllarda bir süre (6-8 hafta) depolandıktan ve normal koşullarda alındıktan birkaç gün sonra, kabukta mat, cansız bir esmerleşme-kahverengileşme gösterirler. Bozukluk kabukta kalır, derine işlemez.

      İki tip ve pratikte birinci tipi sorun olur.

 

1.      Ham meyvelerde görülen tip, örneğin; Starking delicious, Amasya.

2.      Aşırı olgun meyvelerde görülen tip, örneğin; Golden Delicious

 

Genellikle sıcak ve kuru geçen mevsimlerde, erken hasat edilmiş iri meyveler görülür.

İyi güneşlenen serin yaylalarda bozukluk azalır. Korunma için, aşırı azotlu gübrelerden kaçınmalı ve depolama kurallarına uyulmalıdır. Duyarlı meyveler depolanırken, havalandırılmalıdır.

 

            d) Acı Benek ve Lentisel Beneği: Bazı elma çeşitleri ve bazı bölgelerin meyveleri depolamadan 6-8 hafta sonra, özellikle meyvenin çiçek ucunun ve kabuk altının, 3-4 mm çapında kahverengi benekler gösterirler. Daha sonra bunlar kabuk üstünde görülür duruma gelirler.

            Sıcak ve kuru havalar bozukluğu arttırır. Erken hasat edilmiş ve iri meyvelerde sık görülür.

            Korunmak için dengeli verim alınmalı, aşırı gübrelemeden kaçınılmalıdır. Zorunlu

hallerde yazın ağaçlarda 3-4 defa % 0.8‘lik Kalsiyum Klorür (CaCl2) atmak yaralıdır

.  

            e) İç Sulanması (Camsı görünüş):  Elmada meyvenin ana iletim demetleri bölgesinde ve iletim demetinin uç taraflarında sulu-camsı görünüşlü, düzgün olmayan bölgeler oluşur.

Meyvenin iç tarafında daha fazla bulunurlar. Hasar devresinde bile, meyve enine kesilerek, saptanabilir.

            Hafif bozukluklar depolamadan sonra kaybolabilirler. Ama ciddi durumlarda meyve eti bozulur.

            Sert budama, aşırı gübreleme ve yakıcı güneşli mevsimlerde bozukluk artar. Genç ağaçlarda daha fazla, Starking Del. çeşidinde sık görülür.

            Meyveler, iç sulanması ciddi olarak belirmeden önce hasat edilmelidir. Bu bozukluğun görüldüğü meyvelerin depolanmasından sakınılmalıdır.

 

            f) Yaşlanma Bozukluğu (Unlulaşma, Kepekleşme) Starking Del. Çeşidinde depolanma sonuna doğru görülür. Amasya ve Jonathan çeşitleri de bu bozukluğa duyarlıdır. Meyve eti öncelikle olgun taraftan kurur, kolay ufalanır hale gelir ve yumuşar. Hücreleri birbirine bağlayan maddeler (pektinler) parçalanıp ayrılmıştır. İleri devrelerde doku kahverengileşir ve birçok çeşitte çatlar, yarılır. Bazı çeşitlerde bozulma, ezik ve bereler altında başlar ve gelişir. Bu meyveler çatlamaz, ancak meyve eti hafif bastırılınca çöker. Örneğin; Rome, Stayman.

            Armutlarda meyve içi kahverengileşme, sulu yumuşak görünüş ve iç bunaltıcı bir koku belirir. Williams çeşidi özellikle duyarlıdır.

            Yaşlanma armutlarda kabuk yanıklığına da neden olabilir. Depoda uzun süre kaldığında sararan, fakat olgunlaşma yeteneğini kaybeden meyvenin kabuğunda  kahve-koyu kahve renkli bozulmalar belirir. Kabuk kolayca soyulur. Meyvenin tadı bozulmuştur. Genç ağaçların meyveleri, iri meyveler duyarlıdır. Aşırı gübreleme, geç hasat, geç ve uzun  süre depolama bozukluğu arttırır.

            Korunma için zamanında hasat ve depolama kurallarına uymak gerekir.

 

            2.HASTALIKLAR

 

            a) Mavi ve Yeşil Çürüklük: Penicillium italicum ve p. Digitatum türleri ezik, çatlak ve yaralardan girer; meyve üzerinde düzgün yuvarlak, önce açık kahverengi yumuşak bir bölge oluşturur ve bu giderek gelişir. Nemli koşullarda önce beyaz miseller, sonra mavi-yeşil konidi taşıyıcılar oluşur. Böyle meyveler küflü kokar.

            Bahçede, depoda, her yerde ve her zaman bulunan hastalık etmenleri, hasattan önce veya hasattan sonra meydana gelen çeşitli yaralardan girerek enfeksiyon (bulaşma) yapar. Ancak zararın meydana gelmesi, depolama sonuna doğru meyvelerin olgunlaşması ve hastalığa dirençlerinin azalmasından sonra olur. Mavi küf temas sonucu hızla yayılır ve özellikle armutlarda zarar yapar.

            Zararın azaltılması için, depo ve sandıkların dezenfeksiyonu (mikroplardan temizlenmesi), özenli hasat, taşıma ve depolama kurallarına uymak ve yaralı meyveleri ayıklamak gereklidir.

 

            b) Kahverengi Çürüklük: Etmeni Monilia fructina (Sklerotonia fructina) dır. Etmeni, kışı ılık geçen bölgelerde ağaçta ve yerde kalan bulaşık meyvelerde geçirir. Meyveler henüz ağaç üzerinde gelişirken, uygun ve yağışlı havalarda enfeksiyon (bulaşma) yapar. Böcek ve kuş yaraları önemli, her türlü mekanik yollarla açılan epidermis yaraları ve bazen lentiseller diğer giriş yerleridir.

            Zarar öncelikle açık kahverengi bir yüzey oluşturur. Daha  sonra bunun üzerinde sarımtrak beyaz renkli çember şeklinde spor taşıyıcılar gelişir. Meyve mor-siyah renge döner. Etrafa hoş bir meyve kokusu yayılır. Kuvvetli protein olduğundan zarar ağaçta bile görülür. Depoda ise özellikle depolama mevsimi başında rastlanan başlıca hastalıktır.

            Gelişmesi için sıcaklık gerekli olduğundan, hasattan sonra uzun süre bekleyen, depoda geç soğutulan meyvelerde zarar yapar.

            Korunmak için , bahçede enfeksiyon (bulaşma) kaynağı meyvelerin yok edilmesi, iyi bir bitki koruma bakımı, hasattan bir ay önce ilaçlama (Captan veya Folpet) ve depolama kurallarına uymak gerekir.

 

            c) Acı Çürüklük:Çeşitli Gloesporium (Glomerella) türleri acı çürüklük yapar. Olgunlaşma hastalığı olduğundan, zararı özellikle depolama mevsimi sonuna doğru , aniden belirir ve hızla gelişir. Etmen, bahçede hasta meyveler, kuru dal ve kabuklarda yaşar. Özellikle hasat öncesi yağışlı havalarda çeşitli yara ve lentisellerden girerek enfeksiyon yapar. Enfeksiyon yeri nemli olduğu için havadan bulaşmaz, temasla bulaşır ve yayılır. Etmen sıfır derecede bile sıcaklığa göre 1/3 hızla gelişir ve zarar yapar.

            Zarar, ortasında genellikle lentisel bulunan kahverengi, yuvarlak halkalı ve sağlam dokudan belirgin şekilde ayrılmış durumdadır. Ete doğru konik şekilde gelişir. Hastalıklı doku acıdır. Bu nedenle hastalığa yakalanan elmalar meyve suyu sanayiinde de istenmez.

            Golden Del. ve Williams armudu çok duyarlıdır.

            Korunma için bahçe sağlıklı tutulmalı ve Ağustos ayından başlayarak hasada dek koruyucu olarak ilaçlanmalı ve depolamada kurallara uyulmalıdır.

 

            d) Kurşuni Küf (Gri Küf): Botrytis cinerea elma ve armutlarda başlangıçta sert, kahverengi, düzgün olmayan lekeler yapar. Bunlar elmada açık, armutta koyu renklidir. Belirgin keskin, ekşi bir kokusu vardır. Leke gelişerek tüm meyveye yayılır ve üzerini gri pamuksu bir örtü sarar. Temasla hızla yayılır ve sandık içinde 6-8 meyvelik kümeler oluşur. Meyve, özellikle armutta çok yumuşar ve suyu akar.

            Düşük sıcaklıklardan pek etkilenmez. Bu nedenle -1 derecede bile önemli kayıplar yapar.

            Enfeksiyon (bulaşma) meyveler ağaçtayken olur. Çeşitli yaralar, önemli giriş yeridir. Ancak yüksek nemli koşullarda epidermisi deler. Toprak paraziti olduğundan, toprağa yakın meyveler öncelikle bulaşır. Serin ve nemli havalarda meyveye çiçek ve sap tarafından girer.

            Koruma için bahçe bakımlı olmalı, ağaçlar iyi budanmalı ve havadar olmalı, hasat öncesi ilaçlama yapılmalıdır. Özellikle erken soğutma ve düşük sıcaklıkta depolama önemlidir.

 

            e) Kara Leke: Etmeni Venturia inakualis'tir. Bahçede yayılır. Çok büyük enfeksiyonlar sonucu depoda da ortaya çıkabilirler. Meyve üzerinde yuvarlak, yer yer çatlak benekler şeklinde görülür.

            Korunma bahçede yapılır. Böyle meyveler depoya alınmamalıdır.

 

            F) Siyah Çürüklük (Alternaria): Etmeni toprakta yaşayan Alternaria tenuis'dir. Özelikle bahçede bulaşır ve çiçek ucu açık çeşitlerde zarar yapar. Zarar depolam mevsimi sonundaki olgun meyvelerde  öz bölgesindeki kararmalarla belirir. Lentisllerden özellikle yaralardan da girebilir. Bu durumda yüzeysel koyu kahverengi-siyah misellerden oluşmuş lekeler yapar.

            Korunma için depolama koşullarına uyulmalı, hasat öncesi ilaçlama yapılmalıdır.

 

            G) Pembe Küf: Etmeni Trichothecium roseum'dur. Sap, çiçek çukuru  bölgesinden veya karaleke yaralarından girer, önce kahverengi-kestane renkli çökük, kuru, sertçe dğişik iriliklerde lekeler yapar. Nemli ortamda pembe küf oluşturur. Elma acılaşır.

            Hastalık etmeni soğuk depolarda değil, dış hava ile soğutulan adi depolarda zarar yapar.

 

 

            3.DEPONUN DEZENFEKSİYONU (MİKROPLARDAN TEMİZLENMESİ)

 

            Patojenlerden ileri gelen hastalıkları önlemede etkin bir yoldur. Depo içine , kasalar, paletler ve dezenfeksiyonu yararlı olan malzemelerde konarak tümü dezenfekte edilir.

            Hastalıktan önce yapılır. Yerlerin deterjanlarla temizlenmesi ve duvarların kireçle badana edilmesi depo için yeterli olursa da, formalin ile ilaçlamak daha pratiktir. Bu amaçla, her 100 metreküp hacim için 2 litre formalin (formal) içine 2 litre su eklenerek oda 2-3 gün kapatılır. Sonra oda açılır ve iyice havalandırılır.

 

 

EKONOMİK SORUNLAR VE SONUÇ

 

            Depolamanın ekonomik sorunları, hasat öncesinden başlayıp tüketicide sona eren devreyi kapsar. Ancak meyvenin bu devreye istenilen durumda ulaşması için yapılan masrafların da ekonomik kurallara uygun olması gerekir.

            Hasat ve sonrasındaki ekonomi, birim ürün başına giderlerin azalması ile gerçekleşir. En önemli gider işçi ücretleridir. İş veriminin arttırılması için etkin bir organizasyon ve işçi kullanımı, uygun alet ve ekipmanların hazır olması gerekmektedir (bu aletler örneğin;uygun toplama kapları, merdivenler, bahçede taşıma,alçak boylu, eni dar taşıyıcılar, çeşitli yükleme ve boşaltma sistemleri gibi). Toplama kapları boyuna asılan, bele bağlanan tipte, yani iki elle çalışmaya uygun olmalıdır. İnce metalden yapılan, hafif astarlanmış ve yastıklanmış olanlar ve alttan boşaltılanlar kullanılmalıdır. Bunlar 8-10 kg meyve alır. Bahçe sandıkları altı kapalı ve temiz olmalı, yeteri miktarda hazır bulunmalıdır. Paletler veya paletli kasaların kullanılması özel kaldırıcıları gerektirir. Ancak verimi arttırır. Hasatta üç ayaklı, hafif, dayanıklı, 2 metre boyunda merdivenler kullanılır.

            Ekonomik meyvecilikte alçak bolu ağaçlar, palmet tipi yandan basık taç şekilleri kullanılır. Bu ağaçların bakımı gibi, hasadı da kolay ve ucuz olur.  Verimli ve düzgün bahçelerde birim ürüne düşen masraflarda azalır. Aynı zamanda bu bahçelerin sağlıklı ve kaliteli meyvelerin ayıklama, gruplama ve paketleme işleri daha hızlı yapılır.

            Ekonomik çalışma, insan faktörüne önem vererek yapılabilir. Bilgili ve deneyimli işçiler ve ustabaşı ile çalışmak daha uygundur. Bunların donanımları  rahat çalışmayı sağlamalıdır. Geniş yenli, bol giysiler, yüksek topuklar uygun değildir. Ücret sisteminde iş verimi yanında, işin kalitesi de önem taşır.  Götürü çalışanlar, yani işledikleri ürün başına ücret alanlar hızlı çalışırlar, ancak meyvede fazla özen göstermezler. Gündelikle çalışanlar ise bunlara göre 2/3-3/4 oranında çalışır, ancak meyvede özen gösterirler. Bu iki durumu bağdaştırmak gerekmektedir. Örneğin;teşvik pirimi verilmesi gibi. İş yerine yakın oturan işçilerin sorunları daha az olur.

            Depolamada ölçülerin (en-boy-yükseklik), kullanılan sandık ve paletlerin standart olmaması, ciddi sorunlar yaratabilir. Ölçülerindeki uygunsuzluklar depo kapasitesinin etkin şekilde kullanılmasını engeller. Ancak, özellikle ayaklı kasalarda ayak boylarının bir boyda olmaması istiflemeyi güçleştirir ve devrilme tehlikesini arttırır.

            Depolamada kullanılan kasaların ölçüleri gibi, dirençleri de uygun olmalıdır.100x 120cm'likpaletler için 26-28 cm yükseklikte 30x50 cm'lik (40-50 )sandıklar uygundur. Kasaların fiziksel dirençleri dış ülkelerde standarttır. Ancak ülkemizde kullanılan kasalara ait değerler elimizde yoktur.

            Depo hacminden tam olarak yararlanılmalıdır. Normal soğuk depolarda depo hacminin her metreküpüne 200-250 kg elma düşmelidir. Deponun aşırı doldurulması ise çeşitli sorunlar  çıkarır.

            Deponun uzun süre çalışması ekonomi k olur. Bu nedenle, boş mevsimlerde başka amaçlarla (örneğin; yemeklik mantar üretimi) kullanıldığı gibi, başka ürünlerin depolanmasında da kullanılmalıdır.

SONUÇ

 

            Başarılı bir depolama, akılcı bir çalışmanın sonucudur. Bu da ancak mevsim boyunca ürün kalite ve miktarındaki kayıpları azaltmak ve ekonomik kurallara uymakla gerçekleşir.

            Kuruluş öncesinde uygun bir planlama başarının ön koşuludur.

 

* Prof. Dr. İsmail KARAÇALI' dan alınmıştır.

 
pembekose.gif (854 bytes)

pembekose1.gif (861 bytes)

Depolama
Up
bsari.jpg (4905 bytes)
pembekose3.gif (859 bytes)

pembekose2.gif (858 bytes)

 

pembekose.gif (854 bytes)

pembekose1.gif (861 bytes)

mail1.gif (17469 bytes) Adres    Eğirdir Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü   PK :2     32500  Eğirdir / Isparta

Telefon    90 246 313 24 20 - 21 (santral)**90 246 313 24 23 (müdür)**90 246 313 24 25 (faks)

İnternet    http://ebkae.cjb.net   veya http://ebkae.8m.com
Email    egirdir@anet.net.tr  

pembekose3.gif (859 bytes)

pembekose2.gif (858 bytes)